İslami Otobiyografim-1  

Gönderen dinlereinanmamak@gmail.com

Haziran ayının ortalarında 1988 yılında dünyaya gelmişim. Ailem muhafazakar sünni-türkmen tipik bir anadolu ailesi. Daha bebekken ilk söylediğim kelime Allah. Annemin bana öğrettiği ilk kelime. Tabi daha sonra namaz, oruç, peygamber, ölüm, cennet, cehennem vs. bir çok şeyi öğrendik. Anneme daha 4-5 yaşlarındayken dinle ilgili çok zor sorular sorardım. Babamla pek dini konuları konuşmazdık. Sadece beraber, teravih namazlarına ve bayramlarda bayram namazına giderdik. Birde bizim o bölgede bayram namazından sonra mezarlığa gidilip ölmüşlere dua edelir. Adetten dolayı bizim ailenin bütün erkekleri o gün mezarlığa giderdi. Kadınlar mezarlığa gelmezdi. Ailem bana dini konularda pek baskı yapmazdı ama eğer kız olsaydım tavırlarında çok büyük değişiklik olacağınında farkındayım. Benim kız kardeşim yok. Amca, hala vesairelerimin kızlarına yapılan baskı ise daha küçük çocukken benim dikkatimi çekmişti.

İlkokula başlayacağım yaz daha okuma yazma bilmezken benden yaşça büyük arkadaşlarıma özenip kuran kursuna gitmek istemiştim. Eve gelip bu isteğimi anneme söylediğimde çok sevinmişti. Hemen bir elifba bulup caminin yolunu tutmuştum içimdeki büyük heyecanla. Camiye gittiğimde hoca bana bir kalfa verdi. Kalfanın görevi bana elifbayı öğretmekti ama bizim kalfa bana öğretmeden direk sormuştu arap alfabesini. Vav harfine 9 dediğimde önce gülmüştü sonra kızmıştı bana. Daha sonra hoca bana elifbanın ilk 4-5 harfini ödev vermişti ama kimse bana o harflleri nasıl ezberleyeceğimi söylememişti. Annemin elifba bilmesi o gün o harfleri ezberlememe yardım etmesi beni rahatlatmıştı. Ertesi gün camiye gittiğimde bana ödevimi hocaya okumak için sıraya girmem gerektiğini söylediler. Sırada onlarca çocuk vardı. Sıradaki çocukları göz ucuyla takip ederken hocayı gördüm. Ama anormal olan birşey vardı: hocanın elindeki en az bir metrelik kalın bir sopa. O sopayı görmek bende bir tedirginlik yaratmıştı ki, ödevini yanlış okuyan çocuğun eline vurulan sopayla gelen ağlama sesi korkudan kollarımın ve bacaklarımın titremesine sebep olmuştu. Sıra bana yaklaştıkça daha da korkuyordum ve başka çocuklarında ağlama seslerini işitiyordum. Nihayetinde sıra bana gelmişti. Gözlerim dolmuştu. Neyseki bana verilen ilk ödevi biraz zorlansamda başarıyla okuyuvermiştim. Bunun üzerine Hoca bana yeni ödev verdi. Fakat bir daha gitmedim o camiye.

Daha sonraki yıllarda tekrar kuran kursuna gitmeye başladım. Aradan 2-3 yıl geçmişti. Babam ve amcamın isteğiyle bizim dükkanın ordaki sanayi camisine başladım. Normal çocuklar her gün 3-5 satır ödev alırken ben 1 sayfa ödev alıyordum. Hocadan daha fazla vermesini istiyordum ama vermiyordu acele edersen iyi öğrenemessin diye. Yaz kuran kursu ikibuçuk ay civarı sürüyordu. İlk yaz 1 ay eksik gitmeme rağmen kurana geçmiştim. Babamın vaadi vardı kurana geçersem bisiklet alacaktı. Kısa sürede kurana geçmem babamın hesaplarını bozmuştu. Önce ertelemek istedi ama sonra ısrarlarıma dayanamayıp almıştı bisikleti. O Yazdan sonra 3 yaz daha gittim kuran kursuna. Aklımda kalan bana ilk sene kalfalık edenlere kalfalık ediyordum ve onlar bu duruma çok bozuluyorlardı. Onları okuturken hatalarını söylemem çok zorlarına gidiyordu. Bir yıl hoca bana 10'a yakın talebe vermişti. Ne yalan söyleyeyim o yaşta böyle şeyler çok onur verici şeylerdi bizim camideki çocuklar için.

Caminin hocasını pek sevmiyordum. O da öğrencilere dayak atardı. Fakat yinede çok abatılı bir şekilde dövmezdi. İlk yaz olsa gerek bana namaz kılıp kılmadığımı sormuştu. Bende kılmadığımı söylemiştim. Namaz kılmayıda bilmiyordum. Sonra bana namaz öğreten bir kitap hediye etmişti. Namaz kılmanın öneminden falan bahsetmişti. Sonraki günler sık sık bana o kitabı okuyup okumadığımı soruyordu. Bu sebeple o kitabı okuyup öğrenmiştim namaz kılmasını. Namaz kılmasını öğrendiğimi hocaya söylediğimde bana artık namaza başla dedi. Tabi aynı şeyi başka talebelerede diyordu.

This entry was posted on 05:35 . You can leave a response and follow any responses to this entry through the Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom) .

0 yorum