De ki:"Fatiha süresinde de ki yok!"  

Gönderen dinlereinanmamak@gmail.com

Kuran meali okumuşsanız farketmişsinizdir. Bir çok yerde Allah'ın sözleri "de ki" ile tercüme edilmiştir. Mesela enam süresi 11. ayetinin meali şöyledir "De ki: "Yeryüzünde gezin dolaşın da (Peygamberleri) yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir gör" Türkçe düşünüldüğü zaman çok garip gibi görünen bu ayetler arapça grameriyle çok güzel, şiirsel bir intiba bırakıyor olabilir.

Anlatmak istediğim şey bu dekilerin nasıl göründüğü değil aslında. Kuranın birçok yerinde geçen bu "de ki"lerin fatiha süresinin mealinde olması gerektiği halde olmamasıdır. Gelin beraber okuyalım.

"1.Bismillahirrahmanirrahim" Burası normal. Her kuran suresinin başında geçiyor.

"2, 3, 4.Hamd, Alemlerin Rabbi, Rahman, Rahim, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah'a mahsustur." Bu sözün başında deki olsa daha iyi olurdu ama olmasada sorun değil.

"5.(Allahım!) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz." İyi okuyun ve biraz düşünün. Sizce kuranı yazdırdığı söylenen Allah hiç kendisine Allahım der mi? Şayet burada insanların Allahımla başlayan bir cümle demesi isteniyorsa nerde bu cümlenin "de ki"si.

"6, 7.Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil." Aynı tutarsızlık burada da görülüyor olmayan bir deki yüzünden sanki bu ayetle Allah başka bir Tanrı'ya dua ediyormuş gibi görünüyor.

Yorum sizin. İsterseniz benim hata yaptığımı kafir olduğumu, isterseniz bir kere şu var olan inancınızın niye var olduğunu düşünün.



Not:Meal, diyanet mealidir.

This entry was posted on 10:34 . You can leave a response and follow any responses to this entry through the Kaydol: Kayıt Yorumları (Atom) .

16 yorum

Ayetler cidden içerisinden bazen çıkılamayacak derecede derin anlamlar ifade ediyor. Fatiha suresi baştan sona dua anlamındadır, bu yüzden "de ki" gibi bir cümleye gerek yoktur bile. Hatta namazlarda okunmasının da sebebi budur.

Fatiha'nın daha çok tasavvufta geçen anlamı şöyledir:
Kul mevlayı ilk 3 ayetteki gibi tüm eksikliklerden tenzih eder, daha sonra da ondan başka sığınacağı yeri olmadığını belirtir. Bu 4 ayette Allah'ı nasıl övüp, saygı göstereceğimiz bildirilir. Bu övgülerden sonra Allah kulunun kendisinden dua taleb etmesini ister (islam inancında Allah'ın kendisinden çokça istenilmesini sevdiğini de görürüz, zira o mevladır, efendidir, vermek ona yakışır).

Daha sonra kul nefsi arzulara kapılıp dünyevi isteklerde bulunmasın diye en son ayeti okur ki, bu ayet bir kul için Allah'tan istemesi en doğru olan şeyi gösterir:
"Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil"

Dolayısıyla baştan sona kulun mevla karşısındaki tutumunu, saygısını nasıl yapacağını bildiren bu surede "de ki" sözüne gerek de yok, zira kul onu okurken kendisi için indirilmiş olduğunu görür."

Eğer kuran-ı kerimi cidden yorumlamak, anlamına erişilmek isteniyorsa Arapça'nın belagatı dahil çok çok iyi öğrenilmesi lazım. Türkçe'ye çevrilince sıradanmış gibi duran o ayetlerin ne acayip inceliklerle dolu olduğunu görünce şaşırıyorum ben.

Evet inancımı sorguluyorum belki, ama Arapçamı her ilerletişim, kuran-ı kerim hakkındaki
incelikleri her görüşüm kalbimdeki şüpheleri götürüyor.

Mantığıma sığmayan ayetler olsa bile, kuran-ı her okuyuşumda beni ters yüz eden, içime kadar işleyen bir halet-i ruhiye içerisine giriyorsam ve bunu bana başka hiç bir şey yaşatamıyorsa belki de bana yetmesi gereken şeye kavuşmuşumdur?

Açıkçası inkar etmek kolay geliyor bana, mantığıma sığmıyor ve inkar ediyorum. Ama sindirmek, bilerek hem de, sanırım iman o kadar da kolay bir şey olamaz :)

Ancak şunu da belirteyim, blogtaki karşı deliller pek de mantığıma sığmış deliller değil. Bir kadın haklarında olduğu gibi değil mesela (orada cidden takıldığım çok nokta var). Daha çok aaa bak bir açığını buldum, gördünüz mü şeklinde bir takım yazılar gördüm maalesef (bkz. bir iki hadisle hayvan sevgisi örneği). Daha mantıksal, ciddi, bir iki hadis değil de tüm bir olaya bakılarak yazılmış yorumlar görmek isterim açıkçası.

açıkçası kabul ediyorum "aaa bak garip bir şey buldum" cinsinden yaptığınız eleştiriyi. islamın güzel yanlarının olduğunu kabul ediyorum ama bugünkü insanların islamın yorumunu kendi zihniyetlerine uygun olacak şekilde yorumlayarak inanmalarına karşı çıkıyorum.

mesela bugünün müslümanları köleliğe karşı. çünkü kendi zihniyetlerine böyle birşeyi oturtamıyorlar. durum böyle olunca islamda da böyle birşeyin olamayacağını savunmaya çalışıyorlar. çok fazla islam uzmanı olduğum söylenemez ama ben hiçbir hadiste köleliğin kaldırılması gereken birşey olarak anlatıldığını görmedim.

inancınızı blogumda tartışma konusu yaptığım için üzgünüm.

Köleliğin kaldırılması ile ilgili gelen bir hadis var mı bilmiyorum ben de (yani yok olduğu kanaatindeyim), ancak köle edinin gibi bir emir de söz konusu değil. Dolayısıyla köleliğin kalkmasıyla birlikte o da unutuldu, müslümanlar bu yüzden kabul etmiyorlardır sanırım.

Öte yandan blog sizin, dilediğiniz gibi kullanabilirsiniz tabi, niye üzülüyorsunuz ki? :)
Şahsen ben üzülmedim, düşünmeniz güzel, fikirlerinizi belirtmeniz de. Ancak söz konusu fikirleri daha da detaylı araştırmanızı, sadece tek bir yönden bakmamanızı önerebilirim.

Mesela kuran-ı kerim ile ilgili bu girinizde Arapça bilgisi oldukça önemli. Bu göz önüne alınarak yorumların oluşmasını isterim. Sadece bir öneri tabi :)

ben kuranın mealinin şiirsel olarak nasıl göründüğüyle hiç ilgilenmiyorum. Arapça farklı bir dil olduğu için şiirsel olarak güzel görünüyor olabilir. sadece Kuran'ın ne anlattığıyla ilgileniyorum.

Daha 3-5 ay önce inançlı bir insandım. Kafamda çok soru işareti vardı ama yinede inanıyordum. Sonra araştırınca böyle bir şeye inanmanın mantıksız olduğuna kanaat getirdim. bunu demek tabiki hiçte kolay bir şey değil. Ağırlıklı olarak kütübü sitte okudum.

"de ki" olayına gelince arapçanın gramer yapısına bakmam gerektiğini söylüyorsunuz. arapça bilmiyorumki nasıl bakayım. ama zannetmiyorum ki "de ki"nin olmasını gereksiz kılacak bir şey vardır.

düşüncelerimi tek yönden bakmamamı söylüyorsunuz. nasıl bakmamamı istiyorsunuz peki? Sizce sizin bakış açınız çokmu evrensel? Size deki yok diyorum. Siz "ee nolmuş yani?" gibi bir tavır takınıyorsunuz.

dünyada birbirinden farklı o kadar çok farklı inanç varken. bizim varımız yokumuz islam. herşeyimizi ona göre düşünüyoruz. dünyaya hristyan bir aileden gelseydik müslüman olma ihtimalimiz ne kadardı sence?

Detaylı araştırmam gerektiğini söylüyorsunuz. Araştırdığım kadarıyla karşıma çıkan garipliklere verilmiş tek bir cevap veren yokken neyi araştırayım.

Peygamber zamanında cariyelerin çocuğu olsa dahi satılırken bunu kim nasıl izah eder bilmiyorum. Daha cevaplanamayan yüzlerce soru.

Ben Tanrı'ya inanıyorum ayrıca ama inancım sadece onun varlığınadır. Onun islamda ki gibi kıskanç, intikam alan, eli ayağı olan garip bir şey olarak algılamıyorum. Cennet cehennem diye bir şeyede inanmıyorum. Ölümden sonrası ise meçhuldür bana göre.

Son olarak şunu sorucam. Sizce peygamberin Arapça bilmeyenlerin nasıl müslüman olması gerektiği hakkında hiçbişey dememiş olması tesadüfmüdür?

Bu yorum yazar tarafından silindi.

Öncelikle birazcık kızdırmışım sanırım sizi, bu yüzden özür dilerim.

Geleyim sorularınıza (tatminkar cevabım olmayacak, baştan söyleyeyim).

"De ki" sorunuza verdiğim cevap "ee ne olmuş ki yani" den ziyade, gramer olarak bir hata olmadığıdır. Yapı itibarıyla Arapça'da bir çok hazfedilmiş kelimeler vardır. Eğer zahirde şiirselliğine zarar veriyorsa kelamda zikredilmez.
Ben bu ayete baktığımda ve Arapça öğrendiğimde bu ayetin dua mahiyetinde olduğu çok anlaşılırdır benim için, burada Peygamberin müşriklere veya iman edenlere tebliğ etme gibi bir şey de söz konusu değil, bir nevi terbiye ayeti ve çok açık. (hatta kadınlar hayızken ayet okumadıkları halde fatiha suresi dua mahiyetinde okununca hanefi mezhebinde cevazı vardır.)

Şunu da belirteyim, kuran evrensel olduğu belirtilse de asıl Araplar esas alınarak indirilmiştir. Ve evet onlara daha çok hitap etmektedir, buna karşın herkesi kapsayacak manalar da vardır içinde. Ayrıca Kuran'ın inceliğini öğrenmek için Arap olmak da yetmez. Kendi dilinin yapısını iyice öğrenmelidir, yoksa o da çok yüzeysel bakmaktan kurtaramaz kendini.

Ayrıca ne bir evrensel ne de söylediğim her şeyin mantıklı olduğuna dair bir iddiam yok ki benim? Olsaydı ben de blogumda veya çeşitli yerlerde iddiama göre yazılar yazardım. Evet, İslam inancının da mantıksal bir çok uymayan yönü var. En çok da kölelik ve kadın hakları gibi.
Ancak şunu hatırlamamız lazım, İslam bulunduğu çağda kadınlara yaşama hakkı vermiştir ve inanılmaz korkunç olan bir geleneği, kız çocuklarını diri diri gömme töresini kaldırabilmiştir ki bu da az bir şey değildir takdir edersiniz ki.

Aslında bu dünyaya ait mantığıma yatmayan bir çok şey var, sadece islam da değil:

Tanrıya inandığınızı söylediniz mesela. Bilemiyorum inandığınız tanrı nasıl bir tanrı? Ancak anladığım kadarıyla zalim olmayan, kullarını da öte dünya ile cezalandırmayacak iyi bir tanrı?
Peki o zaman bu dünyadaki zulümlerin sebebi neler? Sadece islam veya dinler olamaz değil mi? Olsaydı Aydınlık çağına geçmiş olan Avrupa'nın sömürülerini, Stalin zamanındaki Sibirya kamplarını ve daha pek çok örneği yaşamamış olurduk.

Sorun aslında bizde, insan kadar doğayı mahveden, kendi çıkarları için kullanan bir varlık yok. Şimdi Tanrı niye kötülere bir şey yapmıyor? Suçsuz bir çocuk niye bir çok zulümle karşılaşabiliyor? Veya niye bir insan sakat olarak doğuyor?
Eğer tanrı yaratıp kendi kaderine bırakmıştır denilirse, bu nasıl tanrıdır ve niye bırakmıştır yarattıklarını kendi hallerine? Niye güçlü olanın zayıfı ezmesine izin var? Kadın niye her ay belirli dönemlerde ve doğumlarda sancılar çekmekte? Ağrısız olamaz mıydı?

Peki Tanrının varlığını bana kanıtlayabilir misin? Görmediğin, duymadığın bir şeye inanıyorsun. Tanrı gözünün önünde bir şeyi yoktan var etmiş midir? Mantıken ben kanıtı olmayan şeye nasıl inanayım ki?

Evet tüm bunlar bana mantıksız geliyor. Nitekim biz insanlar dünyada var olduğumuzdan beri bu dünyaya yararımız dokunmamış. Bir çok hayvan neslini, doğayı mahvetmişiz.
Mantıken ben hiç bir soruya cevap bulamıyorum ki? Hiç bir inanç, sistem, ideoloji mantığıma tam olarak uymuyor ki? Bu yüzden hissettiğim şeye inanıyorum.

(sizden sen kipine geçiş yaptığım için de ayrıca özür dilerim)

Ekleme: Bir iki yazım hatasından dolayı evvelki yorumumu silmiş bulunmaktayım. Yorum buydu, farklı bir şeyi yok yani :)

kızdığım söylenemez ama anlayamıyorum sizi. mantığınıza uymadığınızı söylediğiniz şeylere inanıyorsunuz. kölelik ve kadın hakları konusunda islamın kafanıza uymadığınızı söylüyorsunuz. islamın yoğunlukla araplara hitap ettiğini söylüyorsunuz. islam ilkortaya çıktığı çağda insan hakları açısından bazı ilerlemeler sağlamıştır.

fakat bugünün dünyasında islamın uygulamaları (kölelik, namaz kılmayananın öldürülmesi vs.) pekte uygulanacak şeyler değildir. bu bile islamın evrensellikden çok, belli bir zamana hitap ettiğini göstermez mi?

bana Tanrı'nın varlığını ispatla diyorsunuz. öncelikle benim tanrıyı ıspatlamam gibi bir şey söz konusu olamaz. benim inancımda bir tahminden ibarettir. bilimsel bir gerçeklik olsaydı herkes inanırdı. inancımın altında psikolojiknedenlerde olabilir. hiçbir şeyin yoktan var olamayacağını. doğanın yoktan var olduğunu. tanrının ise hep var olduğunu düşünüyorum.

sizin islamı hissetmenizin sebebi çevresel koşullardır bence. eğer hristyan bir aileden gelseydiniz yada budist bir aileden olsaydınız başka şeyler hissederdiniz.

aynışeyler benim içnde geçerli. müslüman bir aileden geldiğim için dünyada sankibaşka hiçbir inanç yokmuş gibi sadece islamın hakmı, insan ürünü mü olduğunu konusunda düşünüyorum.

kendinize iyi bakınız

Benim İslam'a olan inancım da işte, sizin Tanrıya olan inancınız gibidir. Mantîki bir delil aramıyorum açıkçası.

Evet, belki şuanki ailemin yerine farklı düşünen bir ailede doğsaydım farkedebilirdi. Ancak siyaset dahil bir çok fikrimi ailemden bağımsız olarak geliştirdim ve onların düşüncelerinden farklıyım oldukça. Yani başka bir ailede doğsaydım inanabilirdim de inanmazdım da. Ailesinin islamla alakası olmadığı halde müslümanlığı seçen bir çok arkadaşım var. Dediğim gibi inanç hissetme işidir. Teslim olmak, boyun eğmek çok kolay değildir.

Mantıken baktığımda her ay belirli zamanlarda niye karın ağrıları çekiyorum ki? (elbet biyolojik bir çok nedeni var, ama işte soru o, niye ben?)

Ben buna mantıki olan bir cevap veremiyorsam başka sorulara geçmeme gerek yok belki de.

Namaz kılmayanın dövülmesi meselesi de ihtilaflı. Diğer mezheplere göre öldürülüyorken, hanefi mezhebinde dövülmesi bu konunun yorumlu olduğunu gösteriyor, şu anda böyle bir uygulama şeriat ile yönetildiğini iddia eden ülkelerde bile yok. Değişen dünya koşulları da köleliği kaldırmıştır, zaten islam da illa köle edinin demiyor (kaldırın da demiyor ama).

Ben islamın hiç bir şekilde zorlamayla yaşatılması taraftarı da değilim. Çünkü cidden kabul edilmesi zor meseleler olabiliyor ve her insan kabul etmeyebilir. İslami hükümler de ancak kişinin kendi isteğiyle olursa anlamlı olur, yoksa sadece bir takım şeyler korkudan dolayı yapılır.

Peygamberimiz zamanındaki sahabiler tam olarak inanıyordu ve zorlama olmaksızın bir çok hükmü kabul etmişlerdi. Ama zamanın ilerlemesiyle birlikte artık islam inancı da sadece annelerden babalardan görülen bir gelenek haline geldi. Elbette samimi inananlar vardır, ancak genel olarak durum bu. Bu durum da sizin söylediğinizi destekliyor: "Eğer bu kişiler farklı bir ailede doğsalardı o inançta olurlardı."

Beni anlayamamanız normal, çünkü bir çok şeyi kalbim ve mantığımın arasında seçimler yaparak oluşturuyorum ve en sevmediğim şeylerden biri de insanların benim adıma yanlış düşündüğümü bana empoze etmeye çalışmaları. İşte bu tür konularda ailemle bolca çatışıyorum, hissettiğim inancın İslam olması belki ailem sebebiyledir. Ancak şuanki bir çok fikrim onlardan oldukça farklıysa, her şey de ailede bitmiyor demektir.

Adsız  

Seni ne bu kadar incitti acaba?

soruyu biraz daha net sorarsanız cevap vermeye çalışırım. :)

Adsız  

Kendi kendime sordum. Bir cevap beklemiyorum.

Adsız  

adsız, sansız yazılar yazmak hele hele kelli felli yazılar yazmak için ya çok kızmış, ya çok incinmiş olmalısnız dinden, din sahibinden, din-darlardan..

bazılarımızın içinde bir yerler kanar. bu bloglara taşan da o kandan başkası değildir. bir de kanadığını zanneden kusan ahmaklar var ki, o zaman ne denli sinirlendiğimi anlatamam. kusmak iğrençtir. kimse bir başkasının kusmuğuna bakamaz. ama kan öyle değil. kanayanı görünce en kötü kan tutar insanı.

çok uzattım pazar pazar. gidip dinlenmeliyim.

sizce ben kusuyormuyum, yada bir yerim mi kanıyor? bence ikiside değil.

dindarla alıp veremediğim bir şey yok. nasılki dindarlar bir inanca sahipse bende bir inanca sahibim. ve aynen onlar gibi bir şeyleri açıklamaya çalışıyorum. yazdıklarımın mutlak doğru olduğunu da savunmuyorum. yazdıklarım tabiki görecelidir.

sanki din düşmanı gibi görünüyorum ama aslında değilim. bi sürü dindar arkadaşım var. iyi anlaşıyoruz hepsiyle. din mevzusunda aynı şeyi düşünmüyorum diye insanlara düşmanlık beslemiyorum kesinlikle.

ayrıca blogumu çok ciddiye almayın. sadece bir blog çünkü. doktora tezi değil.

Adsız  

dinimizi açıklamak size mi kaldı?kimsiniz ki siz?zaten hep uydurma şeyler yazıp paylaştığınız gbi birde açıklıyorum diyosunuz.pes yanii